Birçok ebeveyn, pilonidal sinüs ismini ilk kez duyduğunda bu hastalığın yalnızca yetişkinleri ilgilendirdiğini düşünür. Oysa ki bu rahatsızlık, çocuklarda da görülebilen ve özellikle ergenlik dönemine geçişte sık karşılaşılan bir cilt altı sorunudur. Kuyruk sokumu bölgesinde gelişen ve genellikle “kıl dönmesi” olarak bilinen bu durum, zamanında fark edilmediğinde ciddi enfeksiyonlara ve yaşam kalitesini bozan semptomlara neden olabilir.
Çocukların fiziksel yapılarının gelişim sürecinde olması, hastalığın teşhisini ve tedavisini biraz daha hassas hale getirir. Özellikle oturarak çok zaman geçiren, terlemeye yatkın veya hijyen alışkanlıkları henüz tam oturmamış çocuklar bu hastalık için risk grubundadır. Pilonidal sinüs, sadece fiziksel değil, psikolojik etkiler de yaratabileceğinden erken tanı ve çocuklara özel tedavi planlaması büyük önem taşır.
Pilonidal Sinüs Nedir?
Pilonidal sinüs halk arasında “kıl dönmesi” olarak bilinir. Sakral bölge denilen iki kalça oyuğunun hemen üstündeki bölgede bulunan ya da burada biriken ve vücudun değişik bölgelerinden gelebilen kılların burgu hareketi ile deri altına girerek burada kendine bir boşluk oluşturması ile meydana gelir. Bazen bu boşluk iltihaplanıp apse oluşturabilir, apse gelişirse şiddetli ağrı olur, bu apseler de bazen kendiliğinden dışa açılabilirler.
Pilonidal Sinüs Nedenleri
Pilonidal sinüsün en bilinen nedeni kıl batmasıdır. Özellikle kuyruk sokumu bölgesine dökülen saç ya da vücut kılları, sürtünme ve terleme ile birlikte cilt altına doğru ilerler. Deri altına giren bu kıllar, zamanla vücut tarafından yabancı madde olarak algılanır ve bir iltihabi reaksiyon başlar. Bu reaksiyon sinüs kanallarının oluşumunu ve enfeksiyonu tetikler.
Pilonidal sinüs oluşumunda etkili olan risk faktörleri arasında fazla kilolu olmak, vücutta yoğun kıl yapısına sahip olmak, kuyruk sokumu bölgesine sürekli baskı uygulanması veya sürtünme yaşanması ile uzun süre hareketsiz kalma gibi etkenler yer alır. Her yaşta görülebilir ancak en sık ergenlik çağında ve genç erişkinlerde görülür. Erkekler kızlarda daha fazla etkilenir.
Pilonidal Sinüs Belirtileri
Pilonidal sinüs çocuklarda yavaş seyreden ve başlangıçta fark edilmesi zor olan bir hastalıktır. Önce arka kısımda ağrı hissedilir daha sonra bir şişlik fark edilebilir. Hastalık yaşamı tehdit eden bir risk yaratmasa da hastanın ve ailesinin yaşam kalitesinde ciddi olumsuz etki yapar.
Pilonidal sinüs herhangi bir rahatsızlık ya da enfeksiyon belirtisi göstermiyorsa, bölgenin hijyenine dikkat etmek ve kıllardan arındırılmış halde tutmak çoğu zaman yeterli olur. Bunu sağlamak için alanın tıraş edilmesi gerekir. Ilık banyo ağrıyı ve iltihap dolu bir boşluk oluşmasını azaltabilir. Pilonidal sinüs iltihaplı ise alanın çevresinde kızarıklık, ağrı ve içi enfekte-iltihaplı (apse) şişlik gelişir. Böyle bir durumda antibiyotik ve ağrı kesicinin hemen başlanması uygundur. Apsenin üzerini açmak ve iltihabı boşaltmak gerekir. Pilonidal sinüs bulgu vermeye devam ediyorsa cerrahi zamanı gelmiş demektir.
Pilonidal Sinüs Tedavisi
Pilonidal sinüs apse ve cerrahi tedavisi muayenehanede veya ameliyathanede lokal, spinal veya genel anestezi altında yapılabilir. Cerrahi tedavi olarak başlıca birkaç yöntem kullanılır.
Pilonidal absenin tedavisi: Önce antibiyotik, ağrı kesiciler ve oturma banyoları ile apse yumuşatılır. Daha sonra apse lokal anestezi altında muayenehanede boşaltılır ve kıllar temizlenir. Bundan sonra ilaç tedavisine devam edilir, apsenin iki seçeneği vardır; ya tamamen iyileşir ya da kronikleşir. Kronikleşirse cerrahi tedavi seçeneklerine geçilir.
Fenol tedavisi: Pilonidal sinüs için en sık tercih edilen cerrahi dışı yöntemlerden biridir. Bu yöntemde sinüs kanalının içine fenol maddesi uygulanarak dokunun kuruması ve hastalığın gerilemesi hedeflenir. Fenol, asidik özelliği olan kimyasal bir ajandır. Antiseptik, anestezik ve potent sklerozan (dokuyu yapıştırıcı) özelliktedir. Oda sıcaklığında beyaz kristalize katı halde iken, daha yüksek sıcaklıklarda sıvı forma geçer. Pilonidal sinüs hastalığının tedavisinde fenol sıvı veya kristalize formlarda kullanılmaktadır. Bu yöntemde sinüs ağzı genişletilerek içerik temizlenir ve tüm kıllar bir klemple alınır. Daha sonra sağlıklı cilt korunarak 2-3 ml %80’lik fenol pilonidal sinüs içine verilir. Yöntemin amacı sinüs boşluğunun iç duvarını sklerozan madde olan fenol ile tahriş etmek ve granülasyon dokusu ile dolmasını, yani boşluğun duvarlarının birbirine yapışmasını sağlamaktır. Diğer tekniklerle yapılan operasyonların nüksünde de kullanılabilir.
Sinüs eksizyonu ve primer kapama: Pilonidal sinüs cebinin çıkarılmasını ve oluşan boşluğun primer kapatılmasını içerir. Çıkarılan pilonidal sinüs boşluğuna, bir adet kapalı emici dren konulabilir, cilt ve ciltaltı dokuları emilebilen ve emilemeyen dikişlerle kapatılır. Dikiş hattına, antibiyotik emdirilmiş pomatlı gazlı bez konulur ve pomatlı gazlı bezi yerinde tutacak şekilde emilmeyen dikişler bağlanır. Bu yöntemde, hastanın pansuman gereksinimi olmaz. Ameliyat sonrası, 10–12. günlerde sütürler alınır. İyileşme süresi genellikle 2 haftadır. Bu tekniğin iyileşme süresi kısalığı, sık pansuman gerektirmemesi avantajlarındandır.
Limberg Flep Tekniği: Limberg flebi için tüm sinüs ağızları içinde kalmak şartıyla, kesi sınırları eşkenar dörtgen seklinde çizilir. Flep yapılacak tarafta eşkenar dörtgenin devamı şeklinde ve eşkenar dörtgenin kenarları ona eşit uzunlukta olacak şekilde işaretlenir. Flep eşkenar dörtgenin her iki lateralinde, üstte veya altta olabilir. Flep beslenmesi ve kozmetik açıdan düşünüldüğünde alttan döndürülen flepler, daha iyi sonuç vermektedir.
LAZER tekniği: Çocuk cerrahisinde lazer tedavisi, kıl dönmesi, anal fistül ve hemoroid gibi anal bölgenin hastalıklarında uygun hastalar kullanılmaktadır. Kıl dönmesi tedavisinde, sinüs kapsülünün içi temizlendikten sonra, içerisindeki tünel ya da kanallar özel bir Lazer cihazı kullanılarak yüksek ısı ve hassasiyetle yakılarak kapatılmaktadır.
Başarı şansı hastadan hastaya değişmekle birlikte fenol uygulamasında %65, sinüs eksizyonu ve primer kapamada %78-99, Limberg flep tekniğinde ise yaklaşık %90-98’dir.